YENİÇAĞA

Çağa, Oğuz Türkleri tarafından kurulmuş, gelişmiş, imar edilmiştir. Önceleri büyük bir yerleşim yeri iken sonraları küçülmüş, önemini kaybetmiştir. İlk zamanlarda bir kaza iken, daha sonra bir nahiye olmuştur. Çağa gelişim dönemlerinde Osmanlı coğrafyası için- de Osmanlı kültürünü de yaşamıştır. Çağa’da bunun sonucu olarak idari anlamda kadılık, subaşılık, nahiye müdürlüğü gibi idari örgütler kurulurken dini, sosyal kurumlarda yerini almıştır. Bu kurumlar Medrese, tekkeler, zaviyeler, iptidai mektebi, cami, köprü gibi.. Çağa bu özellikleri ile 1900’lü yılların başına kadar gelmiştir. Ne yazık ki bu tarihlerde Çağa’yı büyük felaketler beklemektedir. Çağa’nın yerleşim alanı dar bir vadi üzerindedir. Buda yerleşimin dar, binaların bitişik olmasını zorunlu kılmıştır. Evlerin bitişik ve ahşaptan olması sonun başlangıcıdır. Çağa üst üste dört yangın geçirir. Bu yangınların sonuncusu hepsinden daha büyük ve şiddetli olur. Yangınlar sonunda Çağa’nın neredeyse tamamı yanıp kül olur. Sadece evler değil, medrese, tekke, okullar, kahvehaneler… Çağa’da yanan sadece binalar değildir. Neredeyse bin yıllık tarih, kültür, medeniyet yanıp kül olmuştur.

 

Çağa’da meydana gelen yangınla ilgili evrakları Osmanlı Devler Arşivlerinde bulmak mümkündür. Yangın Hicri 1327 (1909) tarihinde olmuştur. Bunu Osmanlı Devleti’nin Sadaret Makamına (bugünkü Başbakanlık) yazılan Osmanlı arşiv belgesinden anlıyoruz.

Yangının neden çıktığı belirtilmeyen yazıda, hasar detaylı olarak verilmiştir.

Yangının ardından Osmanlı Devleti, Çağa’ya gereken yardımları yapmaya çalışır. Acil birtakım kararlar alınır. Tedbirlerden biriside Çağa’nın başka bir yere taşınmasıdır. Yangının ardından Osmanlı Devleti, Çağa’ya gereken yardımları yapmaya çalışır. Acil birtakım kararlar alınır. Tedbirlerden biriside Çağa’nın başka bir yere taşınmasıdır.

 

1909 tarihinden sonra Çağa’da yangına uğrayan halk Gölağzı (Mumpınarı)na yerleşmeye başlar. Kurulan yeni yerleşimin adı Osmanlı Devletinin halifesi ve padişahı olan 5. Mehmet Reşad’a atfen “Reşadiye” olacaktır. Reşadiye 1910 yılında kurulmaya başlanmıştır. Bu tarih en erken tarih olarak görülebilir. Bu tarihten önce Yeniçağa’nın olduğu yer sadece bir ova idi. Ortasından Bolu-Gerede karayolu geçmekteydi. Reşadiye, 1910 tarihinden sonra imar edilmeye başlanmıştır. Kuruluş tarihi olarakta 1910 tarihi kabul edilmelidir.

 

 

 Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Galatasaray Lisesi Ziyaretleri

 

Atatürk’ün Galatasaray camiasıyla olan ilişkisi, Galatasaray Lisesi’ni 2 Aralık 1930, 28 Ocak 1932 ve 1 Temmuz 1933 hallerindeki ziyaretleriyle somutlaşmıştır. Çok yakın bir tarihte yitirdiğimiz ve bugün örneğine pek rastlanmayan duayen gazeteci Metin Toker’ in sözleriyle, “Hiçbir lise Atatürk’ten böyle bir ilgi görmemiştir… Galatasaray, sadece Türkiye’nin’ Batı’ ya açılan penceresi’ değil, Atatürk devrimlerinin en önemlilerinden, belki de en önemlisi laisizmin kilometre taşlarından biri olmuştur.Nasıl Harp Akademisi, Harbiye ve Mülkiye sıradan eğitim müesseseleri sayılmazsa Galatasaray da sıradan bir lise sayılamaz.”

930 yılında dünyanın ve Türkiye’nin, siyasal ve toplumsal konjonktürü oldukça hareketlidir. Atatürk 18 Kasım’da yurt gezisine çıkar ve İstanbul’a döndükten sonra bazı okulları ziyaret ve teftiş eder ve Galatasaray Lisesi’ni ilk yaretini gerçekleştirir.

 

Mustafa Kemal, 28 Ocak 1932 Perşembe günü Beyoğlu’nda otomobille çıktığı bir gezinti sırasında saat 16’da Galatasaray Lisesi’ni ikinci kez ziyaret ederek onurlandırmıştır. Lisedeki tarihi Tevfik Fikret salonunda verilen bir müsame- eyi izlemiş ve oyunda rol alan öğrencilere övgüler yöneltmiştir.

 

Atatürk’ün Galatasaray Lisesi’ne üçüncü gelişinin tarihi 1 Temmuz 1933’tür. Gazi bu gelişinde öğrencilerin Tarih-Coğrafya-Yurt Bilgisi grubundan geçirdikleri orta mektep bakalorya sınavlarına bizzat katılmış ve çeşitli sorular sormuştur. Lise’ye gelen Atatürk talebenin alkışları arasında Müdürlük odasına çıkmış, burada müdür Tevfik Bey ve öğretmenlerle okul hakkında görüştükten sonra doğruca imtahan odasına girmiştir. Dönemin okul müdürü olan Tevfik Ararat o günün izlenimlerini şu sözlerle anlatır:

1 Temmuz 1993, Galatasaray Lisesi’nin yaşadığı en büyük gündür, o gün Gazi Hazretleri, müessesemizde beş saat bir çeyrek saat kalmışlar, ve birinci devre Tarih-Coğrafya-Yurtbilgisi mezuniyet imtahanlarına giren talebimizden dokuzunu imtahan etmek lütfunda bulunmuşlardır. Galatasaray Lisesi, bundan sonra, o unutulmaz günü her sene anmak ve tekrar yaşamak için aynı devrenin aynı imtihanlarını daima aynı güne koyacaktır.”

Shopping Cart
  • Your cart is empty.